Velayet Davasında Uzmanlardan Alınacak Sosyal İnceleme Raporu

Sosyal İnceleme Raporu

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2015/19053 K. 2016/11172 T. 6.6.2016

• VELAYET DÜZENLEMESİ

( Müşterek Çocuğun Mahkemece veya İstinabe Suretiyle Eğitim Kültür Yaşam Olanakları Bakımından Nerede Yaşamak İstediği Konusunda Bilgilendirilerek Velayet Hakkındaki Tercihinin Kendisinden Sorulması Gerektiği )

UZMAN RAPORU

( Velayet Düzenlemesi – Psikolog Pedagog ve Sosyal Çalışmacı Niteliğindeki Uzman veya Uzmanlardan Müşterek Çocuğun Anne ve Baba Yanındaki Barınma ve Yaşama Koşullarını da Değerlendirir İçerikte Sosyal İnceleme Raporu İstenmesi Gerektiği )

ÇOCUĞUN GÖRÜŞÜNÜN SORULMASI GEREĞİ

( Velayet Düzenlemesi – Müşterek Çocuğun Mahkemece veya İstinabe Suretiyle Eğitim Kültür Yaşam Olanakları Bakımından Nerede Yaşamak İstediği Konusunda Bilgilendirilerek Velayet Hakkındaki Tercihinin Kendisinden Sorulması Gerektiği )

PSİKOLOG PEDAGOG VE SOSYAL ÇALIŞMACI RAPORU

( Niteliğindeki Uzman veya Uzmanlardan Müşterek Çocuğun Anne ve Baba Yanındaki Barınma ve Yaşama Koşullarını da Değerlendirir İçerikte Sosyal İnceleme Raporu İstenmesi Gerektiği – Velayet Düzenlemesi )

ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI

( Çocukla Ana ve Baba Yararının Çatışması Halinde Çocuğun Yararına Üstünlük Tanınması Gerektiği – Çocuğun Yararı İse Çocuğun Bedensel Fikri ve Ahlaki Bakımdan En İyi Şekilde Gelişebilmesi ve Böyle Bir Gelişmenin Gerçekleştirilmesi İçin Çocuğa Sosyal Ekonomik ve Kültürel Koşulların Sağlanmış Olması Gerektiği )

4787/m.5

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi/m.12

ÖZET : Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir. Yani çocukla ilgili karar verilirken, çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Bu bakımdan müşterek çocuğun mahkemece veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin kendisinden sorulması ve psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan müşterek çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu da istenmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından nafaka ve tazminatların miktarı yönünden; davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR :

1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-)Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ( TMK md.174/1 ) ve manevi ( TMK madde 174/2 ) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.

3-)Velayetin düzenlenmesi ve değiştirilmesi kamu düzenine dair olup, bu davalarda re’sen ( kendiliğinden ) araştırma ilkesi geçerlidir ( HMK m. 385/2 ). Düzenlemede, ana ve babanın istek ve tercihlerinden önce, çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimi önem ve öncelik taşır. Bu bakımdan, velayet hakkına sahip olanın “davayı kabul” açıklaması bu davalarda tek başına sonuç doğurmaz. Müşterek çocuk… 21.2.2001 doğumlu olup idrak çağındadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini iade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir. Yani çocukla ilgili karar verilirken, çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Bu bakımdan müşterek çocuğun mahkemece veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin kendisinden sorulması ve psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan ( 4787 s. K m. 5 ) müşterek çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu da istenmeli, tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Bu hususlar nazara alınmadan, velayetle ilgili eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde düzenlemeye gidilmesi isabetli bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.06.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Call Now Button0533 483 9313