Evlilik Birliğinin Kurulması

1.BÖLÜM : Evlilik Birliğinin Kurulması 

1.1 Genel Olarak  

İçinde yaşamakta olduğumuz toplumu oluşturan en önemli kurum ailedir. Ailelerden oluşan insan toplulukları bir araya gelerek toplumu oluşturur. Tarihin ilk dönemlerine kadar uzanan oldukça eski bir kurum olan aile, mahiyeti ve yapısı bakımından zamanla büyük değişikliklere uğramıştır.

Ailenin tarihi ve sosyolojik olarak incelenmesi aile hukukunun inceleme alanı içine girmez. Toplumun sağlıklı biçimde gelişebilmesi için aile kurumunun sağlam temellere oturtulması gerekir. Bu nedenle kanun koyucular, ailenin kurulması ve korunmasına özel önem vermiş bu konuda ayrıntılı düzenlemeler yapmışlardır. 1982 Tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası da 41. maddesinde ailenin Türk toplumunun temeli olduğunu vurgulamıştır.[1]

            Aile kavramı Medeni Kanunumuzda üç farklı şekilde ifade edilmiştir.

Dar anlamda aile, sadece eşlerden oluşan birliği ifade eder. Medeni Kanunumuz ilk önce bu anlamdaki aileyi düzenlemiştir. Doktrinde “Evlilik Birliği” olarak adlandırılan bu aile tanımı Medeni Kanunun Birinci Kısmında “Evlilik Hukuku” başlığı altında 118-281. maddeler arasında hükme bağlanmıştır.

            Geniş anlamda aile; ana, baba ve çocuklardan oluşur. Medeni Kanunumuz bu anlamdaki aileyi de İkinci Kısımda 282 ila 363. maddeleri arasında düzenlemiştir. Doktrinde bu aileye “Velayet Ailesi” adı verilmektedir.[2]

            En geniş anlamda aile, bir ev başkanının yönetiminde aynı çatı altında hep birlikte aile halinde yaşayan bireylerden oluşmuş insan topluluğunu ifade eder. Medeni Kanunumuzun 367. maddesinde “Ev Düzeni” adıyla yer alan bu aile, gerek kan ve kayın hısım sıfatıyla gerek bir sözleşme ilişkisi dolayısıyla aynı çatı altında yaşamakta olan kişiler arasındaki ilişkileri düzenlemektedir.[3]

            Aile kurumu, bir erkekle kadının ileride birbirleriyle evlenme vaadinde bulunmaları yani nişanlanmalarıyla başlar.[4] Doktrinde, nişanlılığın evlenmenin ön şartı olduğu, tarafların evlendirme memuru önünde evlenme kararlarını sözle ya da yazılı olarak açıkladıkları anda evlenmeden önce nişanlanmış kabul edilecekleri ileri sürülmektedir.[5] Kitabımızın konusunun, boşanma ve sonuçları olması nedeniyle nişanlanma konusunu daha fazla incelemeyeceğiz.

1.2 Aile Hukukunun Özellikleri  

            Ailevi yaşamda hukukun yokluğu kural varlığı ise istisna sayılabilir.[6] Öğretide özellikle evlilik hukuku için bir görünüp bir kaybolan bir hukuk dalı değerlendirmesi yapılmaktadır.[7]

Aile hukukunun düzenleme alanına giren ilişkiler nitelikleri gereği süreklilik arz eden ilişkilerdir. Eşler arasında evlenme sözleşmesiyle birlikte doğan anne, baba ve çocuklar arasındaki ilişkiler, onların tek taraflı irade açıklamasıyla ya da anlaşmalarıyla ortadan kaldırılamaz. Bu ilişkilerdeki süreklilik onlara ahlakî görüşlerin egemen olmasından ileri gelmektedir.[8] Aile ilişkileri ancak Medeni Kanun’da açıkça gösterilmiş olan sebeplerin varlığı halinde ve hâkimin hükmüyle ortadan kaldırılabilir.[9]

Aile hukukunda, zayıfların korunması ilkesi benimsenmiştir. Bu ilke gereğince, çocukları ana ve babalarına karşı korunmaktadır. Yeni Medeni Kanun, kadın-erkek eşitliğine uygun olarak düzenlenmiş bulunduğundan Önceki Medeni Kanun’un aksine karıyı kocasına karşı korumaya yönelik hükümler kaldırılmıştır. Yine Anayasa’nın 41. maddesinde ailenin eşitliğe dayandığı açıkça ifade edilmiş ve böylece eşitlik ilkesi korunmaya alınmıştır.

Aile hukukunda, kanunda kurulmamış ya da düzenlenmemiş olan bir ilişkiyi veya kurumu eşlerin kendi aralarında yapacakları bir anlaşma ile kurmalarına ya da düzenlemelerine imkân yoktur. Yani aile hukukunda sözleşme serbestîsi ilkesi benimsenmemiştir. Bu sebeple örneğin ana-baba, ne kadar haklı sebep bulunursa bulunsun çocuklarını evlatlıktan reddedemez.[10]

Aile hukuku alanında düzenlenen ilişkilerin kurulması, devamı ve sona ermesinde Devlet daha fazla müdahale etme ve denetleme yetkisine sahiptir. Buna karşın ilişkinin tarafları arasında bir altlık-üstlük durumunun olmaması nedeniyle aile hukuku kamu hukuku alanına değil, özel hukuk alanına giren bir hukuk dalıdır. Devlet bu ilişkilere sadece kamu yararı ve kamu düzeni düşüncesiyle ve sadece denetleme açısından karışmaktadır.  

1.3 Evlilik Birliğinin Kurulması  

            Evlenme, tam ve sürekli bir hayat ortaklığı yaratmak üzere, cinsiyetleri ayrı iki kişinin hukuken makbul ve geçerli bir şekilde birleşmesidir.[11]

Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar.Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde ise muhtardır. [12]

            Başvuru evlenecekler tarafından yazılı veya sözlü olarak yapılır.[13] Erkek veya kadından her biri nüfus cüzdanı ve nüfus kayıt örneğini, önceki evliliği sona ermiş ise buna ilişkin belgeyi, küçük veya kısıtlı ise ayrıca yasal temsilcisinin imzası onaylanmış yazılı izin belgesini ve evlenmeye engel hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık raporunu evlendirme memurluğuna vermek zorundadır.[14]

            Evlendirme memuru, evlendirme başvurusunu ve buna eklenmesi gereken belgeleri inceler. Başvuruda bir noksanlık görürse bunu tamamlar veya tamamlattırır. Başvurunun usulüne uygun yapılmadığı veya evleneceklerden birinin evlenmeye ehil olmadığı ya da evlenmeye yasal bir engel bulunduğu anlaşılırsa evlenme başvurusu reddolunur ve durum evleneceklere yazıyla bildirilir.[15]

            Evlenme başvurusunun reddi halinde, evleneceklerden her biri mahkemeye başvurabilir. İtiraz, mahkeme tarafından evrak üzerinde incelenip kesin olarak karara bağlanır. Ancak, mutlan butlan[16] sebeplerinden birinin bulunduğuna ilişkin ret kararlarına karşı açılan davalar, basit yargılama usulüyle ve Cumhuriyet Savcısı’nın hazır bulunmasıyla görülür.[17]

            Evlenme koşullarının bulunmadığının anlaşılması yahut belgelerin verilmesinden başlayarak altı ayın geçmesi halinde evlendirme memuru evlendirme törenini yapamaz.[18]

Evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin iki tanığın önünde halka açık olarak yapılır. Ancak tören evleneceklerin istemi üzerine evlendirme memurunun uygun bulacağı diğer yerlerde de yapılabilir.[19] Evlendirme memuru, evleneceklerden her birine birbirleriyle evlenmek isteyip istemediklerini sorar. Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur. Memur, evlenmenin tarafların karşılıklı rızası ile kanuna uygun olarak yapılmış olduğunu açıklar.[20] Evlenme töreni biter bitmez evlendirme memuru eşlere bir aile cüzdanı verir.[21] Aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dini töreni yapılamaz.

Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar. [22]

Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Birliği eşler beraberce yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.[23]

Eşlerden her biri, ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil eder.[24]

1.4 Eşlerin Hak ve Yükümlülükleri

            Evlilik birliğinin kurulmasıyla birlikte eşler için bir takım hak ve yükümlülükler doğar. Yeni Medeni Kanunumuz kadın-erkek eşitliğinin sağlanması çerçevesinde eşlerin ortak konutun seçiminde, birliğin yürütülmesinde, birliğin temsilinde ve birliğin giderlerinin karşılanmasında artık birlikte hareket edeceklerini düzenlemiştir. Eşitlik prensibi doğrultusunda haklar için de aynısı söylenebilir.

            Evlilik birliğinden doğan ortak haklar olarak ortak konutu seçme hakkı, birliği yürütme hakkı, birlikte yaşama hakkı ve birliği temsil etme hakkı sayılmaktadır. Bu haklar TMK 185. madde ve devamında ele alınmıştır.

            Evlilik birliğinden doğan ortak yükümlülükler de birliğin mutluluğunu sağlama, sadakat gösterme, birlikte yaşama, dayanışma ve yardımcı olma, çocuklara bakma ve yetiştirme, giderlere katılma, meslek ve iş saçiminde özen gösterme olarak yedi noktada toplanmakta ve yine TMK 185 ve devamı maddelerinde sayılmaktadır.

1.5 Örnek Yargıtay Kararları

1.5.1 Türk Medeni Kanununa Göre Geçerli Bir Evlenme Akdi Kurulmadan Dini Merasimin Yapılamayacağı

“17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110. maddesi hükmü ”Yürürlükten kaldırılan 743 sayılı Türk Medeni Yasasının 108. maddesinde, evlenmenin, evlendirme memuru önünde yapılacağı belirtilmiş ve 110. maddesinde ise; “Evlenme kağıdı ibraz edilmeden, evlenmenin dini merasimi yapılamaz.” hükmü yer almıştı. 8.12.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Yasası ile 743 sayılı Türk Medeni Yasası yürürlükten kaldırılmış ve bu yasanın yürürlüğüne ilişkin 4722 sayılı yasanın 21. maddesinde, diğer mevzuat tarafından yürürlükten kaldırılan Türk Medeni Yasasına yapılan yollamaların o maddeleri karşılayan yeni hükümlere yapılmış olduğu belirtilmiştir. 4721 sayılı yeni Türk Medeni Yasasının, önceki yasanın 108. maddesinin karşılığını oluşturan 141. maddesinde, “evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin iki tanığın önünde açık olarak” denilmiş ve önceki yasanın 110. maddesini karşılayan 143/2. maddesinde de; “aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dini töreni yapılamaz.” denilmek suretiyle, aynı düzenlemeye yer verilmiştir.”  Yargıtay 4.CD. 9.7.2008 T. 2008/11256 E. – 2008/16085 K.

[1] TC Anayasası md.41 : Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar. Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.

[2] Akıntürk,Aile, s.6

[3] TMK 367 : Aile halinde yaşayan birden çok kimsenin oluşturduğu topluluğun kanuna, sözleşmeye veya örfe göre belirlenen bir ev başkanı varsa, evi yönetme yetkisi ona ait olur. Evi yönetme yetkisi, kan veya kayın hısımlığı, işçilik, çıraklık veya benzeri sebeplerle ya da koruma ve gözetme ilişkisi içinde ev halkı olarak bir arada yaşayanların hepsini kapsar.

[4] TMK 118: Nişanlanma, evlenme vaadiyle olur.

[5] Akıntürk,Aile, s.25

[6] Koçhisarlıoğlu, Aile, s.19

[7] Koçhisarlıoğlu, Aile, s.20

[8] Akıntürk,Aile, s.9

[9] Katolik Hukuku’nda daha da ileri gidilerek evlilik birliğinin hiçbir şekilde ortadan kaldırılamayacağı yani evliliğin ebedi olduğu esası kabul edilmiştir. Onlara göre “tanrının yaptığını, yaradılanlar bozamaz”.

[10] Akıntürk,Aile s.11

[11] Akıntürk,Aile, s.59

[12] TMK 134

[13] TMK 135

[14] TMK 136

[15] TMK 137

[16] Mutlak butlan sebepleri : TMK 145 : Aşağıdaki hallerde evlenme mutlak butlanla batıldır: 1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması, 2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması, 3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması, 4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.

[17] TMK 138

[18] TMK 140

[19] TMK 141

[20] TMK 142

[21] TMK 143

[22] TMK 185

[23] TMK 186

[24] TMK 188

Call Now Button0533 483 9313