Tedbir Nafakası

TEDBİR NAFAKASI HAKKINDA HER ŞEY

TMK md 169’a göre boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır. Bu önlemlerden bir tanesi tedbir nafakasıdır. Koşulları oluştuğu takdirde verilmesi zorunludur, eşlerin cinsiyeti ve kusur durumu bu nafakayı ödemek konusunda fark etmemektedir.

Tedbir nafakasına hükmedilirken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ihtiyaçları, gelir ve giderleri gereği gibi araştırılıp hiçbir kuşku bırakmayacak şekilde saptanmalıdır. Kural olarak tutukluluk, hükümlülük, akıl hastalığı, işsizlik nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz; eşin eğer başka bir geliri veya paraya çevrilebilecek malı veya serveti varsa tedbir nafakası vermekle yükümlüdür. Ancak eşlerin maddi güçleri birbirine yakınsa bu zorunluluk ortadan kalkar. Ayrıca nafaka alacaklısı eş ölürse ölüm tarihine kadar işlemiş olan nafaka miktarı terekenin alacağı olur. Bunların yanı sıra eş zorunlu askerlik görevini yapıyorsa askerde olduğu süre boyunca nafaka ödeme yükümlülüğü yoktur.

Tedbir nafakası evlilik dışı birlikteliği olan eşe de verilmez. Bunun için başkası ile yaşanıyor olmalı, ekonomik destek bulunmalı, gereksinim bu destekle sona ermeli ve ekonomik birlik oluşmalıdır. Y2HD 30.10.2008 tarihli 15526-14287sy kararında “..Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalının 2 yıldır aynı evde bir başka erkekle fiilen evliymiş gibi beraber yaşadığı gerçekleşmiştir. Davalının barınma ihtiyacı ve iaşesi, birlikte yaşadığı erkek tarafından karşılandığına göre TMK 169’un koşulları oluşmadığı gibi yoksulluk nafakasının koşulları da oluşmamıştır..” şeklinde içtihadını tekrarlamıştır.

Tedbir nafakasına hakim re’sen hükmeder, isteğe rağmen karar verilmemişse bozma sebebidir.Hakim istenilen miktardan daha fazlasına hükmedemez ve istenilen miktar belirsizse bunu taraflara açıklattırır. Tedbir nafakası bağımsız bir dava ile istenmişse bu davanın boşanma/ayrılık davası ile birleştirilmesi zorunludur.

Tedbir Nafakasında Süre 

Nafakanın başlangıcı kural olarak boşanma veya ayrılık davasının açıldığı tarihtir. Ancak önce dilekçeyle veya duruşma esnasında nafakanın istenmediği belirtilmiş daha sonrasında ihtiyaç oluştuğundan bahisle hükmedilmesi istenmişse tedbir nafakası istek tarihinden itibaren verilmelidir.

Tedbir nafakasının süresi boşanma/ayrılık kararının kesinleşme tarihine kadardır. Fakat geçerli bir gerekçe gösterilerek sınırlı süre ile de verilemesinde sakınca yoktur.

Bu nafaka türünün boşanma/ayrılık kararı kesinleşmeden de sona ermesi mümkündür. Bu haller:

1)Eşlerden birinin ölmesi

2)Gaiplik kararı alınması

3)Sınırlı sürenin tamamlanması

4)Boşanma davasından feragat

5)Nafakadan feragat edilmesi

6)Ölüm benzeri durumun gerçekleşmesi(ölüm karinesi)

7)Evliliğin iptali kararının kesinleşmesi

8)Başkasıyla düzenli yaşamaya başlama

9)Kaldırılmasına karar verilmesi

Tedbir Nafakasının Kapsamı 

1) Tedbir Nafakasının Miktarının Belirlenmesi 

Hakim öncelikle taraflar arasında nafakanın miktarına dair bir anlaşma varsa onu dikkate almalıdır. Eşlerinin ikisinin de geliri araştırılmalı, mali gücü belirlenmelidir. Eşin geliri az ise geliri olmayan eş lehine nafakaya hükmedilir, bu engel teşkil etmez. Eşin düzenli, sürekli ve yeterli geliri varsa nafaka verilmez. Ayrıca eşin bir mesleği var fakat keyfi olarak çalışmıyorsa bu durumda nafaka ödeme yükümlülüğü vardır.

Tedbir nafakasının miktarının belirlenmesinde kural olarak bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur. Bu aile mahkemesi hakiminin bilgisi dahilinde kabul edilir. Hakim nafaka miktarını tarafların ekonomik durumunun değişmesini göz önünde bulundurarak değiştirebilecektir.

2) Tedbir Nafakasının Ödenmesi: 

Kural olarak tedbir nafakası irat şeklinde ödenir.Ancak tarafların ekonomik ve sosyal durumları elveriyor ve gerekli kılıyorsa toptan ödenmesine karar verilebilir.

Tarafların buna dair bir anlaşması bulunmuyorsa nafaka Türk Lirası olarak ödenecektir. Ayrıca gerekliyse ayın olarak da ödenebilir.

3)Tedbir Nafakasına İşleyecek Faiz: 

İstek bulunması halinde, borç muaccel olup borçlunun temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faize hükmedilebilir. Borç dava tarihinde muaccel ve muayyen olmadığından faiz başlangıç tarihi olarak onun esas alınması isabetsizdir.  

Tedbir Nafakasında Usul 

Görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yetkili mahkeme boşanma/ayrılık davalarındaki yetkili mahkeme yani TMK 168’e göre eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son 6 ayda birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

Tedbir nafakası boşanma/ayrılık davası içerisinde istenmişse harca tabi değilken, ayrı bir dava olarak açılmışsa harç ödenmek zorundadır.

Tedbir nafakasına yönelik hüküm fıkrasında kime verildiği, niteliği, süresi, miktarı açıkça belirtilmelidir.

Boşanma/ayrılık davası içerisinde hükmedilen tedbir nafakası üzerinden vekalet ücreti talep edilemez. Ara karar şeklinde verilen tedbir nafakasının infazı mümkündür. Fakat bu şekilde verilmiş nafakanın iptali için ayrıca dava açılamaz, ödeyene iadesi talep edilemez.

Temyiz sınırı ve karar düzeltme sınırı yoktur, icrası geri bırakılamaz.

Çocuklara İlişkin Tedbir Nafakası 

Hakim TMK md 169’a göre çocuklara yönelik geçici önlemleri de re’sen alacaktır. Bunlardan birisi tedbir nafakasıdır. Tedbir nafakasını çocuk kendisine bırakılmamış olan eş, çocuk yanında kalan eş yararına öder. Bu sebeple fiilen kalınan döneme özgü olarak dava tarihinden itibaren ödenir. Fakat tarafların ortak çocuğu davadan sonra doğmuşsa doğum tarihi başlangıç kabul edilir. Önce istenmeyip sonra talep edilen bir durum söz konusuysa istek tarihinden itibaren nafaka verilir. Bu nafaka kural olarak boşanma/ayrılık kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Ancak çocuk fiilen ayrılmışsa o tarih dikkate alınır. Çocuğun ergin olma tarihi önemlidir, sonrasında verilmez. Ergin çocuğun böyle bir talebi varsa ayrı bir yardım nafakası davası açması gerekir.

Çocuğa verilen tedbir nafakasının eşe verilenden farkı kamu düzeninden olmasıdır. Bu sebeple hakim tarafların istediği nafaka miktarı ile kısıtlanamaz. Miktar belirlenirken çocuğun ihtiyaçları, gelirleri, tarafların ödemeyi kabul ettikleri miktar ve hayat koşulları dikkate alınır.  

Tedbir Nafakasının Ödenmemesi  

İİK md 344’e göre nafaka ödemekle yükümlü olup da ilamda gösterilen ödeme şartlarına riayet etmeyen borçlu, alacaklının şikayeti üzerine icra mahkemesince 10 günden 3 aya kadar hapse mahkum edilir. Cezanın infazından sonra işleyecek olan nafaka da aynı hükme tabidir. Borçlu nafakanın kaldırılması veya azaltılması hakkında dava açmış ve borçlunun ileri sürdüğü sebepler icra mahkemesince cezanın ertelenmesi talebini kabul ettirecek mahiyetteyse bu madde hükmünün uygulanması yargılama sonucuna bırakılabilir.

Nafakanın ödenmemesi suçundan dolayı verilen mahkumiyet kararı infaz edilmeden tekrar aynı suçtan mahkumiyet kararı verilemez. Ayrıca icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında en az 1 aylık nafaka ödenmemiş olmalıdır. Şikayet süresi ise md 347 gereğince suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay ve herhalde suçun işlenmesinden itibaren 1 yıldır.  

Burada önemli olan bir diğer nokta ise nafaka borcunu ödememenin suç sayılması için ilamın asile çıkarılmış olması gerektiğidir. Her ne kadar vekille takip edilen işlerde vekile tebligat yapılması zorunluluğu olsa da cezaların şahsiliği ilkesi gereğince asile de tebligat yapılmalıdır. Yargıtay 16.HD 13.12.2011 tarihli 2011/6583 esas 2011/8833 karar sayılı dosyada “..İcra ve İflas Kanunu’nun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, Ceza Hukuku açısından ve cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak öncelikle icra emrinin borçlu sanığa tebliğinin gerekmesi karşısında, Adıyaman/Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün 2010/1365 sayılı dosyasında yalnızca borçlu sanık vekiline icra emrinin tebliği ile yetinildiği gözetilmeden, sanığın nafaka hükümlerine uymamak suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344/1 maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesinin yasaya aykırı olması nedeniyle itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir..” şeklinde bu noktaya değinmiştir.

Tazyik hapsinin infazına başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse icra mahkemesince verilecek düşme kararı üzerine tahliye edilir, ödemelerini tekrar keserse hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir.  

Nafakaya Mahsuben Yapılan Ödemelerin Hukuki Durumu

Nafakaya mahsuben yapılan ödemelerin ispatı önem taşımaktadır. Nafakaya dair icra takibinde; borçlu, birbirini takip eden tarihlerde hükmedilen nafaka tutarlarının tamamını kapsamayacak şekilde de olsa alacaklıya ödemede bulunmuşsa ve işbu ödemenin nafakaya dair olduğu açıklamasını içermiyorsa bile, alacaklı tarafından bu ödemenin açıkça başka bir alacağa ilişkin olduğu ispatlanmadıkça borçlu nafaka borcundan kurtulur.

Yargıtay 12.HD 19.02.2010 tarihli 2009/22641 esas 2010/3781 karar sayılı dosyada “..Genel haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu bir takım ödemelerde bulunduğunu belirterek takibe itiraz etmiştir. İtirazın kaldırılması aşamasında mahkemece Dairemizin önceki içtihatları doğrultusunda inceleme yaptırılarak, ödeme belgelerinde “nafakaya ilişkindir” kaydını taşımayanlar nazara alınmayacak yazılı şekilde sonucu görülmektedir. Ancak Dairemizce oluşturulan yeni içtihat gereğince borçlunun somut olayda, gözlendiği gibi birbirini takip eden tarihlerde, tüm nafaka borçlarını kapsamasa dahi birtakım ödemeler yaptığı ve yaptığı bu ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair bir açıklama olmasa bile, ödenen miktar nispetinde nafaka borcundan kurtulacağına kabulü gerekmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında, ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olmaktadır. Kaldı ki zorunlu olsa dahi, nafaka borcu da nitelik itibarıyla temelde ahlaki bir ödemedir..” belirterek yeni içtihatlarının bu yönde olduğunu göstermiştir.

TEDBİR NAFAKASI

TMK md 169’a göre boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır. Bu önlemlerden bir tanesi tedbir nafakasıdır. Koşulları oluştuğu takdirde verilmesi zorunludur, eşlerin cinsiyeti ve kusur durumu bu nafakayı ödemek konusunda fark etmemektedir.

Tedbir nafakasına hükmedilirken tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ihtiyaçları, gelir ve giderleri gereği gibi araştırılıp hiçbir kuşku bırakmayacak şekilde saptanmalıdır. Kural olarak tutukluluk, hükümlülük, akıl hastalığı, işsizlik nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz; eşin eğer başka bir geliri veya paraya çevrilebilecek malı veya serveti varsa tedbir nafakası vermekle yükümlüdür. Ancak eşlerin maddi güçleri birbirine yakınsa bu zorunluluk ortadan kalkar. Ayrıca nafaka alacaklısı eş ölürse ölüm tarihine kadar işlemiş olan nafaka miktarı terekenin alacağı olur. Bunların yanı sıra eş zorunlu askerlik görevini yapıyorsa askerde olduğu süre boyunca nafaka ödeme yükümlülüğü yoktur.

Tedbir nafakası evlilik dışı birlikteliği olan eşe de verilmez. Bunun için başkası ile yaşanıyor olmalı, ekonomik destek bulunmalı, gereksinim bu destekle sona ermeli ve ekonomik birlik oluşmalıdır. Y2HD 30.10.2008 tarihli 15526-14287sy kararında “..Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalının 2 yıldır aynı evde bir başka erkekle fiilen evliymiş gibi beraber yaşadığı gerçekleşmiştir. Davalının barınma ihtiyacı ve iaşesi, birlikte yaşadığı erkek tarafından karşılandığına göre TMK 169’un koşulları oluşmadığı gibi yoksulluk nafakasının koşulları da oluşmamıştır..” şeklinde içtihadını tekrarlamıştır.

Tedbir nafakasına hakim re’sen hükmeder, isteğe rağmen karar verilmemişse bozma sebebidir.Hakim istenilen miktardan daha fazlasına hükmedemez ve istenilen miktar belirsizse bunu taraflara açıklattırır. Tedbir nafakası bağımsız bir dava ile istenmişse bu davanın boşanma/ayrılık davası ile birleştirilmesi zorunludur.

Tedbir Nafakasında Süre

Nafakanın başlangıcı kural olarak boşanma veya ayrılık davasının açıldığı tarihtir. Ancak önce dilekçeyle veya duruşma esnasında nafakanın istenmediği belirtilmiş daha sonrasında ihtiyaç oluştuğundan bahisle hükmedilmesi istenmişse tedbir nafakası istek tarihinden itibaren verilmelidir.

Tedbir nafakasının süresi boşanma/ayrılık kararının kesinleşme tarihine kadardır. Fakat geçerli bir gerekçe gösterilerek sınırlı süre ile de verilmesinde sakınca yoktur.

Bu nafaka türünün boşanma/ayrılık kararı kesinleşmeden de sona ermesi mümkündür. Bu haller:

1)Eşlerden birinin ölmesi

2)Gaiplik kararı alınması

3)Sınırlı sürenin tamamlanması

4)Boşanma davasından feragat

5)Nafakadan feragat edilmesi

6)Ölüm benzeri durumun gerçekleşmesi(ölüm karinesi)

7)Evliliğin iptali kararının kesinleşmesi

8)Başkasıyla düzenli yaşamaya başlama

9)Kaldırılmasına karar verilmesi

Tedbir Nafakasının Kapsamı 

1)Miktarı: 

Hakim öncelikle taraflar arasında nafakanın miktarına dair bir anlaşma varsa onu dikkate almalıdır. Eşlerinin ikisinin de geliri araştırılmalı, mali gücü belirlenmelidir. Eşin geliri az ise geliri olmayan eş lehine nafakaya hükmedilir, bu engel teşkil etmez. Eşin düzenli, sürekli ve yeterli geliri varsa nafaka verilmez. Ayrıca eşin bir mesleği var fakat keyfi olarak çalışmıyorsa bu durumda nafaka ödeme yükümlülüğü vardır.

Tedbir nafakasının miktarının belirlenmesinde kural olarak bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur. Bu aile mahkemesi hakiminin bilgisi dahilinde kabul edilir. Hakim nafaka miktarını tarafların ekonomik durumunun değişmesini göz önünde bulundurarak değiştirebilecektir.

2)Ödenmesi: 

Kural olarak tedbir nafakası irat şeklinde ödenir.Ancak tarafların ekonomik ve sosyal durumları elveriyor ve gerekli kılıyorsa toptan ödenmesine karar verilebilir.

Tarafların buna dair bir anlaşması bulunmuyorsa nafaka Türk Lirası olarak ödenecektir. Ayrıca gerekliyse ayın olarak da ödenebilir.

3)Faiz: 

İstek bulunması halinde, borç muaccel olup borçlunun temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faize hükmedilebilir. Borç dava tarihinde muaccel ve muayyen olmadığından faiz başlangıç tarihi olarak onun esas alınması isabetsizdir.  

Tedbir Nafakasında Usul 

Görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yetkili mahkeme boşanma/ayrılık davalarındaki yetkili mahkeme yani TMK 168’e göre eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son 6 ayda birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

Tedbir nafakası boşanma/ayrılık davası içerisinde istenmişse harca tabi değilken, ayrı bir dava olarak açılmışsa harç ödenmek zorundadır.

Tedbir nafakasına yönelik hüküm fıkrasında kime verildiği, niteliği, süresi, miktarı açıkça belirtilmelidir.

Boşanma/ayrılık davası içerisinde hükmedilen tedbir nafakası üzerinden vekalet ücreti talep edilemez. Ara karar şeklinde verilen tedbir nafakasının infazı mümkündür. Fakat bu şekilde verilmiş nafakanın iptali için ayrıca dava açılamaz, ödeyene iadesi talep edilemez.

Temyiz sınırı ve karar düzeltme sınırı yoktur, icrası geri bırakılamaz.

Çocuklara İlişkin Tedbir Nafakası 

Hakim TMK md 169’a göre çocuklara yönelik geçici önlemleri de re’sen alacaktır. Bunlardan birisi tedbir nafakasıdır. Tedbir nafakasını çocuk kendisine bırakılmamış olan eş, çocuk yanında kalan eş yararına öder. Bu sebeple fiilen kalınan döneme özgü olarak dava tarihinden itibaren ödenir. Fakat tarafların ortak çocuğu davadan sonra doğmuşsa doğum tarihi başlangıç kabul edilir. Önce istenmeyip sonra talep edilen bir durum söz konusuysa istek tarihinden itibaren nafaka verilir. Bu nafaka kural olarak boşanma/ayrılık kararının kesinleşmesine kadar devam eder. Ancak çocuk fiilen ayrılmışsa o tarih dikkate alınır. Çocuğun ergin olma tarihi önemlidir, sonrasında verilmez. Ergin çocuğun böyle bir talebi varsa ayrı bir yardım nafakası davası açması gerekir.

Çocuğa verilen tedbir nafakasının eşe verilenden farkı kamu düzeninden olmasıdır. Bu sebeple hakim tarafların istediği nafaka miktarı ile kısıtlanamaz. Miktar belirlenirken çocuğun ihtiyaçları, gelirleri, tarafların ödemeyi kabul ettikleri miktar ve hayat koşulları dikkate alınır.  

Nafakanın Ödenmemesi  

İİK md 344’e göre nafaka ödemekle yükümlü olup da ilamda gösterilen ödeme şartlarına riayet etmeyen borçlu, alacaklının şikayeti üzerine icra mahkemesince 10 günden 3 aya kadar hapse mahkum edilir. Cezanın infazından sonra işleyecek olan nafaka da aynı hükme tabidir. Borçlu nafakanın kaldırılması veya azaltılması hakkında dava açmış ve borçlunun ileri sürdüğü sebepler icra mahkemesince cezanın ertelenmesi talebini kabul ettirecek mahiyetteyse bu madde hükmünün uygulanması yargılama sonucuna bırakılabilir.

Nafakanın ödenmemesi suçundan dolayı verilen mahkumiyet kararı infaz edilmeden tekrar aynı suçtan mahkumiyet kararı verilemez. Ayrıca icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında en az 1 aylık nafaka ödenmemiş olmalıdır. Şikayet süresi ise md 347 gereğince suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay ve herhalde suçun işlenmesinden itibaren 1 yıldır.  

Burada önemli olan bir diğer nokta ise nafaka borcunu ödememenin suç sayılması için ilamın asile çıkarılmış olması gerektiğidir. Her ne kadar vekille takip edilen işlerde vekile tebligat yapılması zorunluluğu olsa da cezaların şahsiliği ilkesi gereğince asile de tebligat yapılmalıdır. Yargıtay 16.HD 13.12.2011 tarihli 2011/6583 esas 2011/8833 karar sayılı dosyada “..İcra ve İflas Kanunu’nun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, Ceza Hukuku açısından ve cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak öncelikle icra emrinin borçlu sanığa tebliğinin gerekmesi karşısında, Adıyaman/Gölbaşı İcra Müdürlüğü’nün 2010/1365 sayılı dosyasında yalnızca borçlu sanık vekiline icra emrinin tebliği ile yetinildiği gözetilmeden, sanığın nafaka hükümlerine uymamak suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344/1 maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesinin yasaya aykırı olması nedeniyle itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir..” şeklinde bu noktaya değinmiştir.

Tazyik hapsinin infazına başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse icra mahkemesince verilecek düşme kararı üzerine tahliye edilir, ödemelerini tekrar keserse hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir.  

NAFAKAYA MAHSUBEN YAPILAN ÖDEMELER 

Nafakaya mahsuben yapılan ödemelerin ispatı önem taşımaktadır. Nafakaya dair icra takibinde; borçlu, birbirini takip eden tarihlerde hükmedilen nafaka tutarlarının tamamını kapsamayacak şekilde de olsa alacaklıya ödemede bulunmuşsa ve işbu ödemenin nafakaya dair olduğu açıklamasını içermiyorsa bile, alacaklı tarafından bu ödemenin açıkça başka bir alacağa ilişkin olduğu ispatlanmadıkça borçlu nafaka borcundan kurtulur.

Yargıtay 12.HD 19.02.2010 tarihli 2009/22641 esas 2010/3781 karar sayılı dosyada “..Genel haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu bir takım ödemelerde bulunduğunu belirterek takibe itiraz etmiştir. İtirazın kaldırılması aşamasında mahkemece Dairemizin önceki içtihatları doğrultusunda inceleme yaptırılarak, ödeme belgelerinde “nafakaya ilişkindir” kaydını taşımayanlar nazara alınmayacak yazılı şekilde sonucu görülmektedir. Ancak Dairemizce oluşturulan yeni içtihat gereğince borçlunun somut olayda, gözlendiği gibi birbirini takip eden tarihlerde, tüm nafaka borçlarını kapsamasa dahi birtakım ödemeler yaptığı ve yaptığı bu ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair bir açıklama olmasa bile, ödenen miktar nispetinde nafaka borcundan kurtulacağına kabulü gerekmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında, ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olmaktadır. Kaldı ki zorunlu olsa dahi, nafaka borcu da nitelik itibarıyla temelde ahlaki bir ödemedir..” belirterek yeni içtihatlarının bu yönde olduğunu göstermiştir.

Call Now Button0533 483 9313